imlâ (YazIm) KurallarI
İmlâ (Yazım) Kuralları |
Yazıda doğabilecek karışıklıkların önüne geçmek, yanlış okumayı önlemek, okumayı ve anlamayı kolaylaştırmak, herkesin aynı şekilde yazıp okumasını sağlamak için belirlenmiş olan kurallara imlâ (yazım) kuralları denir.
Bu kurallardan birçoğu aslında anlama ve telâffuza bağlıdır. Anlam ve telâffuz; akla, mantığa, geleneğe, çoğunluğa vb.ne uyduğu takdirde -zaten yazıldığı gibi okunan ve okunduğu gibi yazılan bir dil olan- Türkçenin imlâsı kolayca halledilecektir.
1. Büyük ve Küçük Harflerin KullanımıAlfabemizde (Lâtin alfabesi) her harfin bir büyük, bir de küçük şekli vardır. Yazıda yaygın olarak küçük harf kullanılır. Ancak belirli yerlerde büyük harf kullanılmalıdır. Her cümlenin ilk kelimesi büyük harfle başlar. Büyük harfle başlamayan bir kelime dizisi, öncesi yazılmamış ya da silinmiş bir cümle zannedilebilir. "Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin!" "Ömür, yarınlara bağlanan ümitlerle geçip gitmekte, gafilcesine kavgalarla, gürültülerle, didinmelerle tükenip durmadadır. Sen aklını başına al da, ömrünü, şu içinde bulunduğun bugün say." (Mevlâna) " Noktayla, iki noktayla, üç noktayla, soru ve ünlem işaretleriyle biten cümlelerden sonra gelen cümleler büyük harfle başlar. -Ah, bilsen biz senin ıstırabını ne iyi anlıyoruz! Biz ki her şeyi görür ve anlarız. Düşün, bir elbiseyle bir vücut arasındaki esrarlı rabıtayı düşün. O elbise ki terzinin elinden vücudun basit hendesesine göre yapılmış mânasız bir kalıp hâlinde çıkar ve sonra bir vücuda yapışıp onun bütün hareketleriyle yaşamaya başlayınca ne hâle gelir, düşün! Başlangıçta hiçbir şey ifade etmeyen elbiseler atılacağı güne kadar vücudun her hareketini saniyesi saniyesine kaydeden korkunç bir hâfızadır. Birçok oturuş şekillerinin kabarttığı diz kapaklarımızı düşün! Her duygunun hususi bir biçim verdiği omuzlarımızı düşün! Kambur vaziyetlerinde nasıl arkaya toplandığımızı, bütün mafsal yerlerinde nasıl halkalaştığımızı düşün! Vücudun sonsuz hareketleri içinde bize düşmeyen pay hangisidir? Bunların içinde sefaletlerin, açlıkların, ihtirasların, cinayetlerin, coşkunlukların, kahkahaların alnımıza çizdiği hep hususî bir çizgi vardır. İnsanlar sanırlar ki, bizim üstümüzdeki her çizgi, her intiba, bir diğer çizgi veya intiba ile silinir, hepsi birbirine karışır, manasız bir halita olur ve sonunda biz eskimiş bulunuruz. Eskiriz, fakat insanlardan evvel eskidiğimiz için onlardan daha ince ve hassas olan biz, bütün çizgiler ve intibalarımızı hep birbirinin içinde saklarız. Bu böyle bir halitadır ki, bunun düğümünü ele geçirebilen göz onu çözdükçe, doğumumuzdan ölümümüze kadar bütün hayatımızı, zamanın atomları içinde sıkıştırır ve bu korkunç, ah, bu korkunç hafıza küpü içinde, mazinin, birbirinin üstünden akan küçük yılanlar hâlinde nasıl kaynaştığını görür. Fakat o göz kimde vardır? Kimsede... Yalnız bizde... Biz, ki her şeyi görür ve anlarız, seni görüyor ve anlıyoruz... Bize artık hikâyeni anlatma!... Ne lüzum var? Biz onu biliyoruz. Ben sana kendi hikâyemi ne diye anlatayım? Sen de onu bilirsin. Beni bir ölünün üstünden çıkardılar. Burada satın alacak adam bekliyorum. Öbürü tıpkı benim gibi, bugün bir ölünün üstünden çıkmadıysa yarın ikinci gün veya üçüncü gün çıkacak. Düşün, düşün, biz insanlardan evvel eskidiğimiz hâlde kaç insan eskitiyoruz? Bizim ıstırabımızı düşün! Biz vücutsuz kalan bir elbise miyiz, yoksa elbisesiz kalmış bir ıstırabın vücudu mu? (Necip Fazıl, Eski Elbiselerin Hafızası) Orhun Kitabesi'nde Türk hakanı şöyle diyor: Türk Tanrısı, Türk milleti yok olmasın diye atalarımı gönderdi ve beni gönderdi. Ben hakan olunca gündüz oturmadım, gece uyumadım. (Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları) "Bu işaretler asıl cümlenin içinde, yani iç cümlede ise sonraki kelime büyük harfle başlamaz: "Durun!" diye bağırdı annem. "İki noktadan sonra cümle gelmiyorsa, örnekler sıralanıyorsa bunlar büyük harfle başlamaz: Bazı mastarlar kalıcı nesne adı olmuşlardır: yemek, çakmak, dolma, dondurma, kavurma, buluş... "Örneklerle başlayan cümleler de büyük harfle başlar: Bilgisayar, sinema, tiyatro, internet, fotoğraf gibi hobiler, pahalılık yüzünden lüks gibi görülmektedir. "Cümle içerisinde başkasından aktarılan ve tırnak içinde verilen cümleler de büyük harfle başlar: Atatürk gençliğe seslenirken ilk önce "Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir." demektedir. "Tırnak içinde verilen söz tam bir cümle değilse veya cümlenin baş kısmı verilmemişse büyük harfle başlamaz. Nabi'nin "......... var içinde" redifli gazeli açıklanacak. "İki kısa çizgi veya iki virgül arasında verilen ara sözler, ara cümleler, açıklama cümleleri büyük harfle başlamaz. Bu konuda kararlı olduktan sonra -geç karar vermiş olsan da- başarıya ulaşırsın. "Rakamla başlayan cümlelerde rakamdan sonra gelen kelime büyük harfle başlamaz. 1998 yılında ortaokulu bitirdim. ] Şiirde her mısra (birkaç mısra bir cümle oluştursa da) büyük harfle başlar. Küçük harfle başlatılmış bir mısraın ilk kelimesi veya kelimeleri silinmiş veya yazılmamış zannedilebilir. Günümüz şiir kitaplarında bu kurala çoğunlukla uyulmamaktadır: ... ] Bütün özel isimler (özel ismi oluşturan her kelime ve onları niteleyen, tanıtan unvanlar) büyük harfle başlar. Büyük harfle başlamazsa cins ismi zannedilebilirler: " Kişi adları ve soyadları, takma adlar, kişi adlarından önce ve sonra gelen saygı sözleri, unvanlar ve meslek adları, tarihî kişilerin adlarından önce gelen unvan ve lâkaplar büyük harfle başlar: Ali, Meltem, Mehmet, Meral, Yasemin, Uğur, Barkın... "Akrabalık adları bildiren kelimeler büyük harfle başlamaz. Ancak akrabalık kelimeleri başta gelirse büyük harfle başlar. Fahriye abla, Ayşe teyze, Numan amca... "Resmî yazılarda saygı bildiren sözlerden sonra gelen makam mevki, unvan bildiren kelimeler büyük harfle başlar: Sayın Bakan, Sayın Başkan, Sayın Profesör, Sayın Vali... " Kurum, kuruluş, kurul, müessese, makam, üniversite isimleri: Türkiye Büyük Millet Meclisi, Mamak Anadolu Lisesi, Yeşilay Derneği, Türk Dil Kurumu, Ege Üniversitesi, Kars Valiliği, Mamak İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü, Bakanlar Kurulu, Emek İnşaat, Millî Kütüphane, Türk Ocağı... "Kurum, merkez, bakanlık, üniversite, fakülte, bölüm vb. ifade eden kelimelerden herhangi biriyle belli ve özel bir kurum, kuruluş vb. kastedildiği zaman bu kelime büyük harfle başlatılabilir: Bu yıl Meclis yine boş, faydasız ve sadece milletvekillerinin işine gelecek şeylerle uğraşacak gibi. " Millet, kavim, boy, oymak, din, mezhep isimleri ve bunlara mensup olanlara verilen isimler: Türk, Türkler, Yunan, İngiliz, Çeçen, Ruslar, Alman, Arap... "Din ve mitoloji kavramlarını karşılayan özel adlar büyük harfle başlar. Bazı dinî kavramlar küçük harfle başlar. Tanrı kelimesi özel isim olarak kullanılmıyorsa küçük harfle başlar: Allah, Tanrı, Cebrail, Zeus, Kibele... " Dil ve lehçe isimleri: Türkçe, Farsça, Fransızca, Macarca, Fince, Tibetçe, Kırgızca, Özbekçe, Tatarca, Oğuzca... " İl, İlçe, Semt, mahalle, cadde, bulvar, sokak, pasaj, çarşı, park isimleri (bunlarda geçen tüm kelimeler) büyük harfle başlar: Sivas, Ankara, İstanbul, Mamak, Yenişehir, Şirinevler, Dikimevi, Atatürk Bulvarı, İvedik Caddesi, Gönül Sokak, Şaziyem Pasajı, Kuyumcular Çarşısı, Güvenpark, Altınpark, Kuğulu Park... "Saray, köşk, han, kale, köprü, anıt vb yapı adlarına ait bütün kelimeler büyük harfle başlar: Topkapı Sarayı, Çankaya Köşkü, Ankara Kalesi, Galata Köprüsü, Atakule... " Devlet, ülke ve bölge isimleri: Türkiye, Türkiye Cumhuriyeti, Amerika Birleşik Devletleri, Afganistan, İran, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti... Not: Yön bildiren kelimeler bir bölge veya ülke adından önce gelirse büyük, sonra gelirse küçük yazılır. " Kıta isimleri: Avrasya, Asya, Avrupa, Afrika, Amerika, Antarktika, Arktika, Avustralya. " Deniz, okyanus, göl, akar su, boğaz, geçit isimleri: Akdeniz, Karadeniz, Manş Denizi, Büyük Okyanus, Atlas Okyanusu " Dağ, tepe, ova, yayla isimleri: Elmadağ, Uludağ, Ağrı Dağı, Erciyes (dağı), Everest Tepesi, Çukurova, Konya Ovası... Dikkat! Hâlbuki Hürriyet gazetesi, Marmara denizi, Altay dağları, Nil nehri, Ankara şehri, Fırat nehri, Erciyes dağı gibi örneklerde birinci kelime büyük, ikinci kelime de küçük harfle başlamaktadır. Bunun sebebi bu kelimelere eklenen ikinci kelimelerle yeni bir özel isim oluşturulmuş olmamasıdır. Hürriyet zaten bir gazete adı; Nil zaten bir nehir adı;Ankara zaten bir şehir adı; Erciyes zaten bir dağ adıdır. Erciyes dağı, Erciyes kelimesi ile de ifade edilir. " Gezegen ve yıldız adları büyük harfle başlar. Ancak dünya, güneş ve ay kelimeleri terim olarak (astronomi ve coğrafya terimi) kullanılıyorsa özel isim olduğu için büyük; diğer anlamlarında (gerçek, mecaz, yan, eş, deyim vb.) kullanılıyorsa cins ismi olduğu için küçük harfle başlar: Merih, Mars, Jüpiter, Venüs, Küçükayı, Halley... Ay'ın yakından çekilmiş fotoğrafları insanlığı pek şaşırtmıştı. Sabahtan beri dünya kadar yer dolaştık. " Kitap, gazete, mecmua, eser, kanun, tüzük, yönetmelik, yönerge, genelge isimleri büyük harfle başlar. Bunlara dahil olmayan kelimeler küçük harfle başlar: Tercüman (gazetesi), Zaman (gazetesi); Nokta (dergisi), Aktüel (dergisi); Türk Dili (dergisi), Virgül; Yaprak Dökümü, Semerkant; Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, Türk Ansiklopedisi; Halı Dokuyan Kızlar (tablosu), Düşünen Adam (heykeli), Medenî Kanun, Borçlar Hukuku... " Hayvanlara takılan özel isimler: Düldül, Sarıkız, Fino, Tekir, Karabaş, Yumoş, Minnoş... "Yer ve millet adlarıyla kurulan birleşik kelimelerdeki özel adlar büyük harfle başlar. Antep fıstığı, Brüksel lâhanası, Hindistan cevizi, İngiliz anahtarı, Maraş dondurması, Van kedisi... ] Yazı başlıkları, konu adları büyük harfle başlar: İmlâ Kuralları, Dil Bilgisinin Bölümleri, 19. Yüzyılda Türk Edebiyatının Seyri... ] Gazete ve dergiler konu başlıklarında sadece ilk kelimeyi büyük harfle başlatırlar: Kamyon eve girdi, Büyük seçim yarın... ] Kitap, gazete, dergi isimleriyle konu başlıklarındaki "ile, ve, de, ya da, ki" bağlaçlarıyla soru ekinin küçük yazılması gerekir: Başarmak ve Kazanmak, Türk Dili ve Edebiyatı, Karga ile Tilki, Ya Devlet Başa ya Kuzgun Leşe, Ben de Yazdım... ] Kitap, gazete, dergi isimleri ve konu başlıkları -dikkat çekmek için- bütünüyle büyük harfle yazılabilir. Bu durumda aralardaki "ile, ve, de, ya da, ki" bağlaçlarıyla soru ekinin küçük yazılması gerekir: Başarmak ve Kazanmak, Türk dili ve edebiyatı, karga ile tilki... (Başka bir bilgi: Yazı başlıkları tamamen büyük harfle yazılmışsa, bağlaçlar da tamamen büyük harfle yazılır. Başlıkların sadece baş harfleri büyük yazılmışsa, bağlaçlar küçük harfle başlar.) ] Mektuplarda ve resmî yazılarda hitapların ilk kelimeleri büyük harfle başlar: Aziz kardeşim, Canın anneciğim, Sevgili kardeşim Hakan... ] Ay ve gün adları, belirli bir tarih belirttiğinde büyük; bunun dışında küçük harfle başlar: Bu yıl 2 Eylül'de döneceğiz. Bu yıl temmuz sıcaklarında kavrulduk. ]Levhalar ve açıklama yazıları büyük harfle başlar. Yazı birkaç kelimeden oluşuyorsa ilk kelime büyük harfle başlar. Yazı rakamla başlamışsa ondan sonraki kelime küçük harfle başlar. Giriş, Çıkış, Müdür, Müdüriyet, Vezne, Başkan, Doktor ]Kurultay, sempozyum, panel vb toplantıları bildiren özel adlar büyük harfle başlar: Manas Bilgi Şöleni, Uluslar Arası Türk Dili Kurultayı... ]Millî ve dinî bayramlarla bayram niteliği kazanmış günler büyük harfle başlar. Ancak genel nitelik arz edenler küçük harfle başlar: Cumhuriyet Bayramı, Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Nevruz Bayramı, Anneler Günü, Öğretmenler Günü, Tıp Bayramı, ] Çağ, dönem ve tarihî olay adları büyük harfle başlar: Cilâlı Taş Devri, İlk Çağ, Millî Mücadele, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı... ] Özel isimlerden türetilen isim, sıfat ve fiiller büyük harfle başlar ve ekleri de kesme işareti ile ayrılmaz. Bu özel isimler türetilen kelimenin içinde kalıyorsa büyük harfle başlamaz: Türkleşmek, İslâmlaşmak, Türkolog, Darvinci, Sivaslı, Ankaralı, Türkçecilik, Avrupalı... "Özel isim kendi anlamı dışında yeni bir anlam kazanmışsa küçük harfle başlar. Müzik terimleri için de bu geçerlidir: acem, acemi, hicaz, nihavent, amper, jul, allahlık, donkişotluk... 2. Kısaltmaların YazımıKısaltma; bir kelime, terim veya özel adın içerdiği harflerden biri veya birkaçı ile daha kısa olarak ifade edilmesi ve sembolleştirilmesidir. Yapılan kısaltmaların benimsenmesi, yaygınlaşması ve herkes tarafından anlaşılması gerekir. AA, AB, ABD, age., AGİK, AIDS, aids, AKM, Alb., Alm., anat., AOÇ, AP, APS, Apt., Ar., Ar. Gör., ark., Asb., ASELSAN, Asist., ASKİ, AŞTİ, AT, Atğm., ATO, AÜ, AÜ, AÜ, Av., B (batı), B. (bay), bağ., BAĞ-KUR, BBC, BCG, BDT, bk. (bakınız), BM, Bn. (bayan), BOTAŞ, Bşk., C. (cilt), DGM, dm, EKG, ed. (edebiyat), FIFA, Fr., g, GAP, gr, HABITAT, Hz., İETT, KBB, km, l, m, Mah., MKE, No. veya Nu., öl., sn (saniye), TIR, TL, yy., zool. " Kurum, kuruluş, müessese, makam, üniversite adlarının kısaltmalarında bütün harfler büyüktür. Harfler arasına nokta koymaya gerek yoktur. TRT, TBMM, İTÜ, DSİ, TDK, TTK, MEB, AÜ DTCF, DAÜ, D, B, K, G, KB, GB, KD, GD (son sekizi yön adı) Bu kısaltmalardan sonra gelen çekim ekleri kesme ile ayrılır. Ekler son harfin okunuşuna göre belirlenir; kelimenin uzun şeklinin okunuşuna göre değil: MEB'e, TBMM'nin, DTCD'ne değil DTCF'ye, İTÜ'nden değil İTÜ'den ]Bazı kısaltmalar da kelime gibi oluşturulmuştur. ASELSAN, BOTAŞ, İLESAM, SEKA, TÖMER, TEDAŞ Bunlara getirilen ekler de düz okunuşa göre belirlenir: ASELSAN'da, BOTAŞ'a, İLESAM'ın, SEKA'nın, TÖMER'den, TEDAŞ'ta ]Nokta kullanılan kısaltmalar da vardır. Bunlardan sonra getirilen ekler kesmeyle ayrılmaz: K.K.K., M.Ö., M.S., P.K., T.C. " Özel isim veya unvan olan bir kelime birkaç harfle kısaltılıyorsa yalnız ilk harf büyük yazılır. Prof., İst., Doç., Dr., Av., Alb., Gen. Bu kısaltmalara ek getirilirken kelimenin uzun şeklinin okunuşu esas alınır; ekler kesmeyle ayrılmaz: İst.da, Alm.yı, İng.ye " Özel isim olmayan kelimelerin kısaltması küçük harfle başlar. C. (cilt), s. (sayfa), bkz.(bakınız), vb. (ve benzeri), vs. (ve saire), is. (isim), sf. (sıfat), hz. (hazırlayan), çev. (çeviren), ed. (edebiyat), fiz. (fizik), kim. (kimya) Bu kısaltmalara ek getirilirken kelimenin uzun şeklinin okunuşu esas alınır; ekler kesmeyle ayrılmaz: vb.leri, vs.den, is.ler, sf.lar, hz.da, çev.e, ed.ı, fiz.le, kim.da "Elementlerin ve ölçülerin kısaltmalarında nokta kullanılmaz: C, Ca, Fe, m, mm, cm, km, g, kg, l, mg... Bu kısaltmalara ek getirilirken kelimenin uzun şeklinin okunuşu esas alınır; ekler nokta kullanılmadığı için kesmeyle ayrılır: m'ye, mm'de, cm'yi, km'ye, g'dan, kg'dan, l'de, mg'ı "Sert sessizle biten kısaltmalara ünlüyle başlayan ek getirildiğinde okunuşta sondaki sert ünsüz yumuşamaz: AGİK'in (agiğin değil agikin), TÜBİTAK'a (tübitağa değil tübitaka) Ancak "birlik" kelimesiyle kurulan kısaltmalarda yumuşama görülür: ÇUKOBİRLİK'e (çukobirliğe) 3. Ek-Fiilin YazımıEk-fiil isimlerin yüklem olmasını sağlayan ektir.. a. Ek-fiil (imek fiili) eklendiği kelimeye bitişik de yazılabilir ondan ayrı da... Ama genellikle bitiştirilir. Ayrı yazıldığı zaman ünlü uyumlarına uyup uymadığına bakılmaz. Bitişik yazılan ek-fiil "büyük ve küçük ünlü uyumu" kurallarına uyar. 1. Sessiz harfle biten kelimeye bitiştiriliyorsa, başındaki "i" düşer: rahatsız idim>rahatsızdım, 2. Sesli harfle biten kelimeye bitiştiriliyorsa, başındaki "i" düşer ve yerine "y" kaynaştırma harfi gelir: Bir güzelin hayranı i-di-m>hayranıydım, hayranı idik>hayranıydık b. Fiillere getirildiğinde onların birleşik zamanlı çekimlerini yapmayı sağlayan ek-fiil bitişik de ayrı da yazılabilir: çalışmış i-di-k>çalışmıştık 4. "ile" Edatının (Hem edat, hem bağlaç)YazımıEdat ve bağlaç olarak kullanılır. Bitişik yazılan "ile" kelimesi "büyük ve küçük ünlü uyumu" kurallarına uyar. Ayrı yazıldığında ünlü uyum kuralları aranmaz: arabası ile>arabasıyla, konu ile>konuyla, Ünlüyle biten kelimelere bitiştirildiğinde, baştaki "i" ünlüsü düşer ve yerine "y" kaynaştırma harfi gelir: Bora ile>Bora'yla, sopa ile>sopayla, dava ile>davayla, arkadaşı ile>arkadaşıyla, dolayısı ile>dolayısıyla... Ünsüzle biten kelimelere bitiştirildiğinde, sadece baştaki "i" ünlüsü düşer, büyük ünlü uyumuna göre "la" veya "le" şeklinde kullanılır. Murat ile>Murat'la, cam ile>camla, deve ile>deveyle... 5. "mi" Soru Ekinin YazımıHem isimlere hem de fiillere getirilen bir çekim ekidir. " "-mİ", kendinden önceki kelimden her zaman ayrı (bir kelime gibi) yazılır: Gelecek miydin? (fiile) " Eklendiği kelimenin son sesine, dolayısıyla büyük ve küçük sesli uyumu kurallarına uyar: Salı mı? Sen mi? O mu? Ölü mü? " Soru ekinden sonra gelen ekler kendisine bitişik yazılır. " Soru anlamı vermediği zamanlarda da ayrı yazılır. Yağmur yağdı mı dışarı çıkmak isterim. 6. "dE" Bağlaının ve "-dE" Hâl Ekinin Yazımı"de" bağlacı ve "de" eki birbirinden kolayca ayırt edilebilir. Aşağıda, dikkat edilmesi gereken noktalar da verilmiştir. a. "dE" BağlacıHer zaman kendinden önceki ve sonraki kelimelerden ayrı ve "de, da" şeklinde yazılır; bitiştirilmez, "te, ta" şeklinde yazılmaz. "ya" ile birlikte kullanıldığında da ayrı yazılır: "ya da" Kelimenin son hecesine kalınlık-incelik bakımından uyar. Ama ünsüz uyumuna bağlı değildir, yani -te, -ta şekilleri yoktur. Gölgende ban da bana da yer ver. b. "-dE" Hâl Ekiİsim çekim eklerindendir. Eski İstanbul'da ne güzel günler yaşanmış. 7. "ki" Bağlacının, "-ki" İlgi Zamirinin ve "-ki" Yapım Ekinin YazımıAşağıda bu bağlacın ve iki ekin birbirinden ayırt edilmesi için dikkat edilmesi gereken noktalar da verilmiştir. a. "ki" BağlacıSadece "ki" biçimi vardır. Bu ezanlar -ki şahadetleri dinin temeli- Ancak bu bağlaç birkaç örnekte kalıplaşarak bitişik yazılmaktadır. belki, çünkü (ünlü uyumuna girmiş), hâlbuki, mademki, meğerki, oysaki, sanki. b. "-ki" İlgi ZamiriEk hâlindeki tek zamirdir. senin kalemin>seninki, Ali'nin eli>Ali'ninki, onun düşüncesi>onunki... c. "-ki" Yapım Ekiİsimlere eklenerek yer ve zaman bildiren sıfatlar türeten ektir. bu yılki sınav, yarınki maç, dünkü film, bugünkü aklım... 8. Birleşik Kelimelerin Yazımıİki ya da daha fazla sözcüğün, yeni anlamda bir sözcük oluşturması için birlikte kullanılmasına "birleşme" denir. Birleşme sırasında sözcüklerde anlam, tür ve ses değişiklikleri olabilir: * Birleşme sırasında sözcüklerde ses aşınması ya da ses türemesi olabilir. pazar - ertesi -> Pazartesi * Birleşme, farklı türdeki sözcüklerin farklı biçimlerde kullanılmasıyla oluşabilir: Hanımeli (belirtisiz ad tamlaması biçiminde) * Birleşme sırasında sözcükler anlamlarını yitirebilir: bal arısı (iki sözcük de anlamını taşıyor) a. Anlam kayması yoluyla kurulan bileşik sözcükler bitişik yazılır: Akbaba, suçiçeği, devetabanı b. Ses değişimi yoluyla oluşmuş bileşik sözcükler bitişik yazılır: Güllaç (güllü aş), Kahvaltı (kahve altı), Niçin (ne için) c. Tür değişmesi yoluyla oluşmuş bileşik sözcükler bitişik yazılır: mirasyedi, uyurgezer, sıkboğaz d. Yardımcı birleşik eylemler, bileşme sırasında ses değişikliği olmuşsa bitişik; ses değişikliği olmamışsa ayrı yazılır: hal-olmak, zan-etmek, seyir-etmek, kayıp-olmak, fark-etmek, muhtaç-olmak -> hallolmak -> zannetmek -» seyretmek e. Kurallı birleşik eylemler her zaman bitişik yazılır anlayıvermek, görebilmek, uyuyakalmak, düşeyazmak Anlamca kaynaşmış birleşik fiiller bitişik yazılır: vazgeçmek, başvurmak, hoşgörmek
9. İkilemelerin Yazımıİkilemeler genellikle ayrı yazılır. Araya hiçbir noktalama işareti de konmaz. adım adım, ağır ağır, akın akın, allak bullak, aval aval (bakmak), cır cır (ötmek), çeşit çeşit, derin derin, gide gide, güzel güzel, karış karış, kös kös (dinlemek), kucak kucak, şıp şıp (damlamak), şıpır şıpır, tak tak (vurmak), takım takım, tıkır tıkır, yavaş yavaş. bata çıka, çoluk çocuk, düşe kalka, eciş bücüş, eğri büğrü, enine boyuna, eski püskü, ev bark, konu komşu, pılı pırtı, salkım saçak, sere serpe, soy sop, süklüm püklüm, yana yakıla, yarım yamalak. m ile yapılmış ikilemeler de ayrı yazılır: at mat, çocuk mocuk, dolap molap, kapı mapı, kitap mitap. İsim durum ekleri ve iyelik ekiyle yapılan ikilemeler de ayrı yazılır: baş başa, diz dize, el ele, göz göze, iç içe, omuz omuza, yan yana; baştan başa, daldan dala, elden ele, günden güne, içten içe, yıldan yıla; başa baş, bire bir (ölçü), dişe diş, göze göz, teke tek; ardı ardına, boşu boşuna, günü gününe, peşi peşine, ucu ucuna. Bitişik yazılan ikilemeler de vardır: 10. Sayıların YazımıSayılar rakamla yazılabildikleri gibi harfle de yazılabilir. ]Küçük sayılar, yüz ile bin sayıları ve daha çok edebî karakter taşıyan metinlerde geçen sayılar harfle gösterilir. İki hafta sonra, haftanın beşinci günü, üç ayda bir, dört kardeş, üçüncü sınıf, yüz yıllık tarih, bin yıldan beri... ]Buna karşılık saat, para tutarı, ölçü, istatistik verilere ilişkin sayılar ile büyük sayılarda rakam kullanılır. Öğleden sonra saat 17.30'da, 1.500.000 lira, 25 kilometre, 150 kg, 15 metre kumaş, 60.000.000.000 insan... Saat ve dakikaların metin içinde harfle yazılması da mümkündür. Saat dokuzda, dokuzu beş geçe, yediye çeyrek kala, sekizi on dakika üç saniye geçe, meselâ saat onda... ]Sayılar daha çok Arap rakamlarıyla gösterilir: 25, 150, 15.000... Romen rakamları, yüzyıllarda, hükümdar adlarında, kitap ve dergi ciltlerinde ve kitapların asıl bölümlerinden önceki sayfaların numaralandırılmasında kullanılır. Bu tür örneklerde Arap rakamlarının (harflerinin değil) kullanılması da mümkündür. Hükümdar adlarında kullanılan rakamlar hükümdarın adından önce gelir. XX. yüzyıl, III. Selim, XIV. Louis, V. Karl, I. Cilt... ]Rakamlardan sonra getirilen ekler kesme işareti (') ile ayrılır: Saat 10.30'da, 1972'de, 2000'den, 12'nci... ]Sıra sayıları harfle de gösterilebilir, rakamla da: beşinci, yirmi ikinci... Rakamlardan sonra, sıra belirtmek üzere nokta da kullanılabilir, "-ncİ" eki de: 16., 20., XXI., 16'ncı, 121'inci, 110'uncu... ]Üleştirme sayıları harfle gösterilir: ikişer, yedişer, dokuzar, üçer üçer, onar onar, ellişer bin lira, yüz yirmi yedişer milyon... ]Beş ve beşten çok rakamlı sayılar sondan sayılmak üzere üçlü gruplara ayrılarak yazılır. Gruplar arasına nokta da konabilir: 22 605, 111 548 600, ]Sayılarda kesirler virgülle ayrılır: 15,2 5,26 ]Harflerle yazılan birden fazla sayının her biri ayrı yazılır. Yüz yirmi beş milyon, on altı, yedi yüz iki, Ancak para ile ilgili işlem ve belgelerde (senet, çek vb.) harflerle yazılan sayıların tamamı, aralarına sonradan başka harfler konmasın diye birbirine bitişik yazılır: onbirmilyonyediyüzaltmışikibindokuzyüzkırkaltı 11. Tarihlerin Yazımıa. Tarihler zaman birimi olarak en kısadan en uzuna doğru sıralanır: gg.aa.yyyy: b. Gün, ay, yıl rakamlarının arasına nokta ya da eğik çizgi konur: c. Tarihlerde aylar harfle de rakamla da yazılabilir. Ayların adı harfle yazılırsa gün, ay ve yıl arasına işaret konmaz: 12. Pekiştirmeli Kelimelerin YazımıPekiştirme sıfatları ve zarfları bitişik yazılır: 13. Düzeltme İşaretinin KullanımıDüzeltme işareti Türkçe olmayan kelimelerde kullanılan bir işarettir. Bu işaret hem uzatma hem de inceltme görevinde kullanılır. İnceltme görevi sadece "g, k, l" ünsüzleri için; uzatma görevi de "a, i ve u" ünsüzleri için söz konusudur. a. İnceltme görevi"Bazı yabancı kelimelerde -Türkçede kalın ünlülerle birlikte kullanılmayan- ince ünsüzler (g, k, l) vardır. Bu ünsüzlerin ince olduğunu, yani ince okunmaları gerektiğini kendilerinden hemen sonra gelen kalın ünlülerin (a, u) üzerine düzeltme işreti koyarak anlarız. Bu ünsüzlerin ince okunmasının gereği asıllarının öyle oluşu; amacı da yanlış anlam çıkarılmasını engellemektir: dergâh, gâvur, ordugâh, tezgâh, yadigâr, rüzgâr, yegâne Batı dillerinden alınan kelimelerde de durum böyledir. plâj, plân, plâk, klâsik, lâhana, lâik (a kısa okunur) , lâmba, Lâtin, melânkoli, reklâm... Ses yansımalı kelimeler için de aynı kural geçerlidir. lâklâk, lâpa lâpa, lâp lâp, lâkırdı, lâppadak... Eğer bu kelimelerden bazılarında düzeltme işareti kullanılmazsa aynı harflerle yazılan başka kelimelerle karıştırılabilir ve yanlış anlamalara yol açılabilir ki bu kelimelerin anlamları çok farklıdır: Hâlâ il hala b. Uzatma göreviTürkçede uzun ünlü yoktur. Arapça ve farsçadan alınan ve uzun ünlü barındıran kelimelerde uzun ünlünün üstüne gerektiğinde düzeltme işareti konur. Düzeltme işaretinin üç türlü uzatma görevi vardır: Birincisi: Düzeltme işaretinin bu görevi uzun ünlüleri göstererek yine aynı harflerle yazılan kelimelerin birbirinden ayırt edilmelerini sağlamaktır. Eğer bu kelimelerde düzeltme işareti kullanılmazsa aynı harflerle yazılan başka kelimelerle karıştırılabilir ve yanlış anlamalara yol açılabilir ki bu kelimelerin anlamları çok farklıdır. Zaten bu kelimelerin hepsinin aynı harflerle, hem kısa hem de uzun ünlülerle yazılan şekilleri vardır: Âdet : gelenek, alışkanlık adet : sayı "âciz, âdem, âdet, âkit, âlâ, âlem, âli, âlim, âmâ, âmin, âşık, âyan, bâtın, dâhi, dâhil, dâr, fâni, hâdis, hâk, hâkim, hâl, hâlâ, hâsıl, hâşâ, hayâ, mâni, nâkil, nâr, nâzım, rahîm, sâdır, sâri, şâhıs, sûra, tâbi, vâkıf, vâris, vâsi, yâd, yâr" Not: "katil" (öldürme) ve "katil" (öldüren) kelimeleri aynı şekilde yazıldıkları ve birbirine karıştırılma ihtimali olduğu hâlde, öldüren anlamındaki "katil" kelimesindeki uzun a, düzeltme işareti olmadan kullanılır. Bunun sebebi, düzeltme işareti kullanıldığında "k"nin ince (ke) telâffuz edilebileceği endişesidir. Aynı endişe gasıp, kaide, kail, kadir, kelimeleri için de geçerlidir. Bu kelimelerin hangi anlamda kullanıldığı, telâffuzdan ve cümlenin anlamından çıkarılabilir. İkincisi: Arapça kelimeleri sıfat yapan ve yine Arapça bir ek olan nispet "i"sini belirtme hâl ekinden ve iyelik ekinden ayırt etmek için bu "i"nin üzerine konur. Bu harfin üzerinde kullanılmasının gereği aslının öyle oluşu; amacı da yanlış anlam çıkarılmasını engellemektir: Abbasî, adlî, anî, adî, ailevî, an'anevî, askerî, bedenî, dünyevî, cevabî, edebî, ebedî, fizikî, garbî, hakikî, ırkî, ilmî, irsî, kalbî, mahallî, nebatî, örfî, ruhî, sun'î, şarkî, tarihî, ulvî, ümmî, vasatî, yabanî, zihnî... Söyleyişte kısa olan nispet "i"lerine düzeltme işareti konmaz. Çünkü bunlardaki "i"ler çekim ekiyle karıştırılmaz. çengi, çini, tiryaki, zenci, Kutsi, Necmi, Ruhi... Bazı Türkçe kelimelerde de nispet "i"si bulunabilir. Bu kelimelerde ikinci heceler de uzun okunur. altunî, bayatî, gümüşî, kurşunî... Türkü, varsağı, Hüsnü, Lütfü, kırmızı gibi kelimelerde nispet "i"si ünlü uyumlarına uymuştur. Nispet "i"si alan kelimelere ek getirildiğinde düzeltme işareti olduğu gibi kalır. ciddîleşmek, resmîlik, millîlik, mahallîleşme... Eğer bu kelimelerdeki nispet "i"lerinin üzerine düzeltme işareti konmazsa belirtme hâl ekiyle veya iyelik ekiyle karıştırılabilir: (Türk) askeri, askeri gördüm,askerî elbise Üçüncüsü: Aynı harflerle yazılan, fakat hem farklı dillerden olan hem de işlevleri ve okunuşları farklı olan "bi"leri ayırt etmek için kullanılır. Farsça olan ve yokluk anlamı veren "bî" ön ekinde kullanılır; bu ön ekin "ile" anlamı veren Arapça "bi" ön ekinden ayırt edilmesi sağlanır: bîçare, bîvefa, bîtaraf; 14. İki Şekilde Yazılabilen KelimelerBazı kelimelerin söylenişinde "ğ"nin "v"ye dönüştüğü görülür. Bunları iki şekilde yazılması ve okunması doğrudur. döğmek>dövmek; göğermek>gövermek; oğmak>ovmak; öğmek>övmek; söğmek>sövmek, öğün>övün... Söyleyişte ğ>v değişimi görülen bu kelimeleri "v"li yazmak daha uygundur. 15. Yabancı Kelimelerde Büyük "i"nin YazımıLâtin harflerini kullanan yabancı milletlerin yazı sistemlerinde büyük "i harfi noktasız yazılır. Ibsen, Indiana... Türkçe metinlerde de bu isimler bu şekilde yazılır. Ancak bu isimler sözlüklerde "i" sırasında yer alır. 16. Ses Değişikliği Görülen Bazı Kelimelerin Yazımı"Ünlü daralması görülen Türkçe kelimeler: söyle-yor>söylüyor, Birden çok heceli olan kelimelerde de sadece söyleyişte daralma vardır, atlayarak (>atlıyarak), başlayan (>başlıyan), yaşayacak (¦yaşıyacak), "Ünlü düşmesi olan kelimeler: ağız>ağzı, burun>burnu, koyun (bağır, döş)>koynuna, alın>alnı, kayıp>kaybolmak, emir>emretmek, keşif>keşfetmek, sabır>sabretmek... gönülden gönüle, ağıza, buruna, babadan oğula örneklerindeki gibi ekte geniş ünlü varsa hece düşmesi olmayabilir. oyunu, koyunu vb. hece düşmesi olmayan kelimelerdir. Özel isimlerde -hâliyle- hece düşmesi olmaz: Gönül'e, Ömür'ü... " Ünsüz türemesi görülen kelimeler: aff>af>affetmek, affı fiat>fiyat, faide>fayda, zaif>zayıf, Bu kelimelere benzeyip de ünsüz türemesi görülmeyen kelimeler: Duayen, fail, faiz, fuar, fuaye, kuaför, lâik, puan, suare... " Ünsüz düşmesi görülen kelimeler: hakk>hak, redd>ret, hiss>his, zann>zan, zemm>zem, hall>hal, şıkk>şık, afv>af... Alıntı kelimelerden ft, st ünsüz çiftleriyle bitenlerin bir kısmında t sesi söyleyişte düşme eğilimi gösterse de yazıda korunur. çift, rast, serbest... Farsça "hane" kelimesiyle yapılan birleşik kelimelerde "ha" hecesi korunmalıdır. Hastahane, pastahane, postahane, muayenehane, yazıhane, sarphane, dökümhane, yatakhane, yemekhane, dershane, eczahane... Fransızca'dan dilimize girmiş olan sürpriz kelimesindeki r, yazıda da konuşmada da korunur. " n>m değişimi görülen kelimeler: Türkçe veya yabancı kelimelerde b'den önce gelen n sesi m'ye dönüşebilmektedir. saklanbaç>saklambaç, dolanbaç>dolambaç, anbar>ambar, canbaz>cambaz, anber>amber, çeharşenbe>çarşamba, pencşenbe>perşembe, çenber>çember, sünbül>sümbül, penbe>pembe, tenbel>tembel, menba>memba... İstanbul, Safranbolu, Zeytinburnu, düzenbaz, sonbahar, bin bir, binbaşı, onbaşı gibi kelimelerde söyleyişte m'ye doğru bir kayma olmasına rağmen yazda yine "n" olarak korunur. " i>ı dönüşümü görülen bazı Arapça kelimeler. Bunlarda "k" sesi daima kalın okunur. inkılâp, inkıyat... " b>p değişmesine uğratılan Arapça kelimeler: "s"den sonra gelen "b", "p"ye dönüşür. nispet, ispat, kispet, müspet, naspetmek, tespit, tespih... "s"den sonra gelmeyen "b"ler ise olduğu gibi kalır. Makbul, ikbal, tatbik, teşbih... " c>ç değişmesi görülen ve görülmeyen Arapça kelimeler: eçhel, içtihat, içtimaî, meçhul... " d>t değişmesi görülen yabancı kelimeler Farsça "-dar" soneki bulunduran kelimelerde d, t'ye dönüşür. emektar, minnettar, silâhtar, taraftar... Bazı Arapça kelimeler: metfun, methal, methiye, tetkik... Bazı Arapça kelimelerde "d" korunmuştur: takdim, takdir (taktir farklı anlamdadır), takdis, tasdik, tekdir... " "din" kelimesiyle kurulmuş Arapça isimler: Seyfettin, Necmettin, Hayrettin... " "abd" kelimesiyle kurulmuş olan ve "u"lu veya "ü"lü kullanılan Arapça isimler: Abdullah, Abdurrahman... 17. Hem Ayrı Hem Bitişik Yazılabilen EklerEk-fiilin çekimleri olan "iken, ile, ise" kelimeleri kendinden önceki kelimeden ayrı yazılır. Ama bunların bitişik yazılış şekilleri de vardır: -ken, -le, -se. Bitişik yazılırken araya kaynaştırma harfi de girebilir. Ama bu eklerden sadece "-ken", hiçbir zaman ünlü uyumlarına uymaz; her kelimeden sonra "iken" ya da "-ken" olarak yazılır. Alır iken>alırken, okulda iken>okuldayken, 18. Ünlü Uyumlarına Aykırı Olan Eklerin Yazımı"-yor (şimdiki zaman eki): Sadece -yor şeklinde yazılır, ünlü uyumlarına aykırıdır. "-ken (zarf-fiil eki): Ünlü uyumlarına aykırıdır. Sadece -ken şeklinde yazılır. "-leyin (isimden zarf yapan ek): Ünlü uyumlarına aykırıdır. "-(İ)mtırak (sıfattan sıfat yapan ek): "-ki (Aitlik eki, ilgi zamiri ve sıfat yapan ek): "bugünkü, dünkü, öbürkü" kelimeleri hariç -ki eki ünlü uyumlarına aykırıdır; -ki şeklinde yazılır ve okunur. "-Taş (isimden isim yapan ek): "-gil (aile bildirir): 19. Alıntı Kelimelerde Kesme İşaretinin Kullanılması KullanılmamasıBazı Arapça kelimeler gırtlak ünsüzü taşıdıkları, Türkçede de bu özelliği anlaşılacak şekilde telâffuz edildiği için kesme işreti barındırırlar: "an'ane, an'anevî, bid'at, cür'et, cür'etkâr, cüz'î, iz'an, kat'î, kat'iyen, kat'iyet, kıt'a, kur'a, Kur'an, mel'un, mes'ul, mes'uliyet, mes'ut, meş'ale, sun'î, sür'at, şer'î, vak'a." Alıntı olup da kesmesiz kullanılan bu yapıda kelimeler de vardır. defa, defetmek, heyet, menetmek, mesele, neşe, neşet, sanat... Aşağıdaki kelimelere iyelik ekinin getirilmesi, aslında kelimenin sonunda bulunup da dilimizde eriyen gırtlak ünsüzünü ortaya çıkarır ve kesme işaretini gerektirir. (Bu kelimelerdeki ekler iyelik ekidir.) cem>cem'i, cüz>cüz'ü, kat>kat'ı, men>men'i, nev>nev'i, tab>tab'ı... Sonunda gırtlak ünsüzü bulunan kelimeler iyelik ekini -ı, -i biçiminde alırlar. Bunlardan cami ve mâni kelimeleri camisi ve mânisi şeklinde de olabilir. Bunlar yalın hâlde kullanıldıklarında sonlarında tek ünlü vardır. bayi>bayii, cami>camii veya camisi, mâni>mânii veya mânisi, Bu kelimelere yönelme hâl eki getirildiğinde araya y sesi girebilir de girmeyebilir de. Her iki kullanış da doğrudur: bayiye, bayie; camiye; camie; membaya, membaa; mevzuya, mevzua, mısraya, mısraa... Bazı Arapça kelimelerde kısa ünlüden sonra gelen gırtlak ünsüzü dilimizde kaybedilerek ondan önceki ünlü uzun okunur. dava, mamur, mana, memur, resen, tamim, tecil, tediye, tehir, telif, tesir... 20. Satır Sonunda Kelimelerin BölünmesiSatır sonunda, yer kalmadığı için yarım kalan kelimelerin bölünmüş olduğunu, yani devamının altta olduğunu göstermek için satır sonunda kısa çizgi kullanılır: ... O zaman gördü ki, küçük çocuk, memleketlisi, minimini yavru ağlıyor. Ses- sizce, titreye titreye ağlıyor. Birleşik kelimeler de tek kelime gibi telâffuz edilerek heceleme buna göre yapılır. ................................................................................................. ba- Kelimeler satır sonunda ve başında bir tek harf kalacak şekilde bölünmez. Aşağıdaki gibi kullanımlar yanlıştır: ...............................................................................................a- Doğruları şöyle olacaktır: .........................................................................................ara- Özel isimlerde ve rakamlarda kesme işareti satır sonuna geliyorsa ve kesme işaretinden sonraki kısmın alt satıra geçmesi gerekiyorsa bu durumda kısa çizgi kullanılmaz: ............................................................... Geçen yıl Ankara' Gırtlak ünsüzü için kesme kullanılan kelimelerde kesmeli heceler satır sonuna getirilmez. .....................................................................................meş'- "de" ve "ki" bağlacı ile "mi" soru ekinden önceki kelime satır sonunda kalıyor da bu ek ve bağlaçlar alt satıra iniyorlarsa araya (satır sonuna) kısa çizgi konmaz: ....................................................................... önünde kitap Özgün imlâsıyla yazılan yabancı kelimeler satır sonunda kendi dillerinin kurallarına göre bölünür. 21. Alıntı Kelimelerin Yazımının Dilimize Uyarlanması-Uyarlanmaması1- Dilimize mal olmuş yabancı kelimeler Türkçede söylendiği gibi yazılır. kulüp, kent, kamu, duvar, merdiven, çamaşır, pencere, kitap, iskele, banka, sigorta, sandalye... Dilimize mal olan ya da olmayan bazı kelimeler söylendiği gibi yazılmamaktadır: beysbol, blender, funya, çikolata, entelektüel, firkateyn, fosseptik, kampus, master, mönü... 2- İki ünsüzle biten bazı Arapça ve Farsça kelimelerin son iki ünsüzü arasına ünlü girer: emr>emir, keşf>keşif, azl>azil, nakl>nakil, hükm>hüküm, bahs>bahis, fikr>fikir, nutk>nutuk, sabr>sabır, şahs>şahıs, şehr>şehir, ilm>ilim, zehr>zehir. Bu kelimelere ünlüyle başlayan bir ek veya yardımcı fiil eklendiğinde, sonradan konan ünlü, yazılışta da okunuşta da düşer. emir>emretmek 3- İçinde iki veya daha fazla ünsüzün yan yana bulunduğu yabancı kelimeler olduğu gibi yazılır: alafranga, apartman, biyografi, elektrik, gangster, orkestra, telgraf... 4- İki ünsüzle başlayan ve iki ünsüzle biten batı kökenli kelimeler olduğu gibi yazılır; ünsüzler arasına ünlü konmaz: gram, gramer, grup, kral, kredi, kritik, plân, pratik, problem, program, proje, prova, psikoloji, slogan, spor, stil, stüdyo, trafik, tren... 5- Bazı yabancı kelimelerde kelime başında veya iki ünsüz arasında ünlü türemiştir. Bunlar da bu yeni şekilleriyle kullanılırlar: iskarpin, iskele, istasyon, iskelet, istatistik, kulüp... 6- Ön ek, son ek veya edat bulunduran yabancı kelimelerle iki kelimeden oluşan yabancı kelimeler: alelhusus, alelâcele, bîçare, bilâistisna, bilvesile, bîvefa, ilelebet, lâdinî, lâkayt, naçar, namağlûp, namevsut, namüsait, namütenahi, 7- Batı kökenli kelimelerin içindeki ve sonundaki "g" sesi korunur: lig, org, morg, biyografi, dogma, magma, monografi, paragraf, program, arkeolog, demagog, diyalog, jeolog, katalog, monolog, psikolog, Türkolog, ürolog... Ancak "coğrafya, fotoğraf, topoğraf" kelimelerinde "g"ler "ğ"ye dönmüştür. 8- Ödünçlemeler (dilimize mal olmamış kelimeler) özgün imlâları ile yazılır: by-pass, center, centrum, check-up, fuel-oil, pipeline, pizza, spaghetti... 9- Bilim, sanat ve uzmanlık dallarında kullanılan terimler de özgün imlâları ile yazılır. andante (müzik), cuprum (kimya), deseptyl (eczacılık), quercus, terminus technicus (teknik terim). 10- Yabancı dillerden alıntı yapılan deyim ve sözler özgün imlâları ile yazılır. Veni, vidi, vici (Geldim, gördüm, yendim.); conditio sine qua non (Olmazsa olmaz.); eppur si muove (Dünya her şeye rağmen dönüyor.); to be or not to be (olmak veya olmamak); l'art pour l'art (Sanat sanat içindir.); l'Etat c'est moi (Devlet benim.); traduttore traditore (Çevirmen haindir.); persona non grata (istenmeyen kişi). Mesele falan değildi öyle, 22. Yabancı Özel Adların Yazımıa. Arapça ve Farsça özel adların yazımı1- Türkler tarafından kullanılan kişi adları Türkçedeki söylenişine göre yazılır: Aynı isimlerin Araplar ve Farslar tarafından kullanıldığı belirtilecekse yumuşak ünsüzler korunur. Bu imlâ, bilimsel çalışmalarda da kullanılabilir: 2- Arapça ve Farsça yer adları Türkçe söyleyişe göre yazılır: b. Lâtin alfabesini kullanan milletlere ait özel isimlerin yazılışıYabancı özel adlardan türemiş akım adlarıyla dilimizde eskiden beri Türkçe biçimiyle kullanılan kişi ve yer adları Türkçe söyleyişe göre yazılır. Bunların dışındaki yabancı özel adlar özgün imlâlarıyla yazılır. Bu kelimelerdeki özel karakterler ve işaretler de mümkün olduğunca (baskı sırasında bulunabiliyorsa) korunur: Napolyon, Şarlken, Atina, Brüksel, Cenevre, Londra, Marsilya, Münih, Paris, Roma, Selânik, Venedik, Viyana, Hollânda... c. Yunanca adların yazımıYunanca isimler, Yunan harflerinin Lâtin alfabesindeki karşılıkları kullanılarak yazılır: Bazıları dilimiz söyleyişine uyarlanarak kullanılmaktadır: d. Rusça adların yazımıRusça isimler, Rus harflerinin Lâtin alfabesindeki karşılıkları kullanılarak yazılır: Ancak "Moskva" kelimesi dilimizde "Moskova" olarak kullanılmaktadır. Rusçadan alınan bazı kelimelerin yazımı: e. Çince ve Japonca adların yazılışıÇince ve Japonca adlar, Türkçede yerleşmiş biçimlerine göre yazılır. Kişi isimlerinde tire kullanılır: 23. Diğer Türklere Ait İsimlerin YazımıTürk devlet ve topluluklarına ait isimler, ünlüler bakımından Türkiye Türkçesine, ünsüzler bakımından ilgili Türk toplumundaki kullanıma göre yazılır: Öteden beri tanınan şahısların isimleri Türkçedeki yaygın imlâları ile yazılır: Lâtin alfabesinde bulunmayan harfler kullanılmaz: |